Kültür, Tarih

Galata Kulesi’nin hikayesini birde bizden dinleyin

Bir rivayetle anlatmaya başlayacağım. Galata Kulesi İstanbul’un âşık delikanlısıdır. Rivayet edilir ki galata kulesi karşısında boylu boyunca duran kız kulesine âşıktır. Fakat önünde büyük engel İstanbul boğazı vardır ve bir türlü kız kulesine açılamaz ve hep içine atar. Galata kulesi aşkını itiraf edebilmek için bir sürü mektup yazar fak bir türlü kız kulesine ulaştıramaz. Galata kulesi bir gün kavuşmanın hayalini kurarken hayallerini gerçekleştirmek isteyen birisi daha vardır Hezarfen Ahmet Çelebi. Kendi tasarladığı kanatlarla uçmak hayalini kurmak için galata kulesine çıkmıştır ve tam uçacakken galata kulesi kulağına kız kulesine olan aşkını fısıldar ve yazdığı mektupları verir. Hezarfen Ahmet Çelebi kendini çatıdan hayallerine doğru bırakır ve Üsküdar’a süzülmeye başlar. Kız kulesinin üstünden geçerken mektupları yavaşça rüzgâra bırakır ve rüzgâr kız kulesine ulaştırır. Ve o günden sonra kız kulesi de öğrenin aşkının karşılıksız olmadığını ve yüzyıllardır karşılıklı bakışırlar birbirlerine. Galata kulesi tam olarak ne zaman yapıldığı bilinmese de 528 yılından beri İstanbul’un gerdanında çok değerli bir mücevher gibi durmaktadır.

Dönemin Bizans imparatoru Anastasius tarafından bir fener kulesi olarak inşa ettirilmiştir. Kule 4. Haçlı seferlerinde baya yara almış ve yıkılacak duruma gelmiştir. 1348-50 yılları arasında kule galata surlarıyla birlikte saldırılara ve istilalara karşı korumak yeninden inşa edilmiş ve “İsa kulesi” adını almıştır. Tadilattan sonra İstanbul’un en büyük yapısı olmuştur. İstanbul’un fethinden sonra kule Osmanlılara geçmiştir. Bizans döneminde “büyük kule”, Cenevizliler döneminde “İsa Kulesi”, ve son olarak Osmanlı’ya geçmesiyle “Galata Kulesi” adını almıştır. 1600’lü yıllarda bir süre Hristiyan esirler için zindan olarak kullanılmıştır. 1509 yılındaki “küçük kıyamet” olarak anılan depremde kız kulesi ile birlikte hasar almıştır ve Mimar Hayreddin tarafından onarılmıştır. Galata Kulesi, Sultan III. Murat zamanında bilim merkezi olarak Takiyüddin Mehmet Efendi tarafından rasathane olarak hizmet vermiş; fakat 1579 yılında kapanmıştır. 1638 Hezarfen Ahmet Çelebi, kendi yaptırdığı kanatları takarak Galata Kulesi’nden Üsküdar-Doğancılara uçmuştur. Fen ilmi ve teknik alandaki bilgi ve tecrübesi ile halk arasında bin fenli anlamına gelen “Hezarfen” adı almıştır. Her ne kadar 4. Murat tarafından 1 kese altınla ödüllendirilse de yine 4. Murat tarafından ”Bu âdem pek havf edilecek bir âdemdir, her ne murad ederse elinden gelir, böyle kimselerin bakaası caiz değil” diyerek onu Cezayir’e sürgün etmiştir. Hezarfen Ahmet Çelebi, Cezayir’de, 1640 yılında hayata gözlerini yummuştur. 1717’dan sonra yangın gözleme kulesi olarak kullanılmıştır. Daha sonra kulenin yangında kulenin büyük bölümü yanmıştır. Onarılan kule 1831 yılında başka bir yangında tekrar hasar görmüştür ve onarılmıştır. 1875 yılında bir fırtınada kubbesi devrilmiştir 1965-1967’yılları arasında son kez tadilat görmüş ve kule bu günkü halini almıştır. Teknik olarak yaklaşık 77 m yüksekliğinde, dış çapı 16,5 m ve duvar kalınlığı 3,75 metredir. Yüksek giriş kattan sonra 9 kat daha vardır. Yığma taş tekniği ile yapılmıştır. Son olarak yine bir rivayetle bitirmek istiyorum. Romalıların inanışına göre bir kadın ve bir erkek galata kulesine ilk defa birlikte çıkarlarsa, onlar mutlaka evlenirler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir