ABD’nin yapması gerektiği en önemli hareketin son 2 yılda PYD-YPG’ye verdikleri tüm silahları toplamak olduğunu söyleyen Kalın, ABD’nin atabileceği ve atması gereken bir somut adım var. O da son 2 yılda PYD-YPG’ye verdikleri tüm silahları toplamaktır. Zira bu askeri desteğin verilmesi, DAEŞ ile mücadele çerçevesinde makul gösteriliyordu. Bize defalarca “DAEŞ tehdidi ortadan kalktıktan sonra PYD-YPG’ye askeri destek verilmeyecek.” dediler. Şimdi DAEŞ ortadan kaldırıldı; ancak maalesef askeri yardım, silahlar ve mühimmat bu gruplara gitmeye devam ediyor. Burada sorulması gereken soru şudur: Neden onları hâlâ destekliyorsunuz? DAEŞ tehdidi artık yok. Bu silahları bize karşı veya Araplar, Türkmenler ve diğer Suriyelilere karşı kullanmayacaklarını nasıl biliyorsunuz?
Görüntüde Rusya’nın bu durumu manipüle etmek isteyeceğini düşünebilirsiniz ama Rusların böyle bir şey yaptığına şahit olmadık. Biz Suriye’de Rusya ile birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Ancak biz bir NATO müttefikiyiz. Ve ABD başta olmak üzere NATO müttefiklerimizin, Türkiye’yi yaklaşık 30 yıldır hedef alan bu örgüte verdikleri desteği sonlandırmalarını bekliyoruz.
Açıkçası iyi bir ilişkileri var. İyi bir kimya yakaladılar. Birçok kez telefonda ve şahsen görüştüler. Ve tekrar görüşecekler. Burada liderler seviyesinde çözmek durumunda olduğumuz bazı kritik sorunlar var. Türkiye-ABD ilişkisi PKK-PYD gibi gruplar tarafından zarar verilemeyecek kadar önemli. Birlikte çalışırsak bölgede daha büyük stratejik çıkarlarımız olur. Hem bölge açısından hem bizim açımızdan hem de Amerikalılar açısından.”sözleriyle ifade etti.
Sınırımızı korumak için adım atmamız gerektiği için harekatın yapılması gerektiğini ve terör gruplarının sınırlarımızın yanı başında özerklik elde etmesine kesinlikle tahammül edilemeyeceğini dile getiren Kalın,
Biz PYD-YPG’nin DAEŞ ile mücadele adı altında Amerikalılar tarafından desteklenmesi konusunu aylardır, hatta yıllardır gündeme getiriyoruz. Ancak ne Amerikan tarafından ne de bölge ülkelerinden olumlu bir sonuç veya ikna edici bir yanıt alamadık. Bu adımı atmamız, sınırlarımız boyunca ulusal güvenliğimizi güvence altına alabilmekti. Son bir yıllık dönemde PYD-YPG kontrolünde bulunan Afrin bölgesinden yaklaşık 700 saldırı gerçekleştirildi. Sınırın her iki tarafında operasyonlar düzenlendi. Biz bu konuyu defalarca gündeme getirdik. Ancak günün sonunda sınırımızı korumak için adım atmamız gerekiyordu. Üstelik bildiğiniz gibi PYD ve YPG, PKK’nın Suriye kollarını oluşturuyor. PKK hem Avrupa’da hem de Amerika Birleşik Devletleri’nde terör örgütü olarak kabul ediliyor. Biz böyle bir terör örgütünün sınırlarımızın yanı başında özerklik elde etmesine veya devletimsi bir yapı kurmasına tahammül edemeyiz.