Osmanlının en ihtişamlı döneminin tanığı ve ispatı olan bu eser aynı zamanda zeka ve siyaset kokuyor. Tabi ki bu mükemmel eser üzerine sayfalarca yazı kaleme alınabilir fakat, biz size sadece Mimar Sinan'ın kapı önüne koydurduğu Vatikan'dan hediye edilen taşın hikayesini anlatalım.
Böylesine muhteşem bir camiinin yapılacağını haber alan Hristiyan camiası telaşlanarak, bir şeyler yapmak ihtiyacı hisseder. Ne yapalım diye düşünürken, hemen büyük bir mermer blok içerisine dışarıdan belli olmayacak şekilde ‘Haç’ döktürmek gelir akıllarına. Papazlardan ve diğer din adamlarından oluşan bir heyet Sultan Süleyman’ın huzuruna gelirler ve; ‘Yapılacak muhteşem mabedinize bizimde bir katkımız olsun. Lütfen bunu bizden bir hatıra kabul ediniz’ diyerek kırmızı renkli büyük mermeri teslim ederler. Arkasından bu taşı caminin kıble konumunda bulunan, tam namaz kılınan yer olan mihraba yerleştirilmesi konusunda nazikçe ısrar ederler. Sultan Süleyman Han, bu taşın istenilen yere yerleştirilmesi için Mimar Sinan’ a talimat verir. O gece Mimar Sinan gördüğü bir rüya üzerine taşı ikiye böldürür. İçinden ‘Haç’ şeklinde dökülmüş başka bir taş ile karşılaşır. Bu durumu hemen Sultan Süleyman Han' a haber verir. Sultan Süleyman Han bu taşın iki parçasını da Süleymaniye Camii’in girişinde bulunan karşılıklı iki kapının zeminine yerleştirilmesini emreder. Böylelikle bundan böyle avluya girecek olanlar ‘Haç’ı çiğneyip içeri öyle girecektir. Taş iki ayrı kapının zeminine yerleştirildikten sonra papazlara şöyle haber gönderilir.
“Hediyenizi aldık, kabul ettik, doğru yere yerleştirdik.”
